Latife Hanım: Çocukluğun İzleri ve Halid Ziya’nın Gölgesi
Latife Hanım (1898-1975):
Latife Hanım, İzmir’in tanınmış ailelerinden Uşakizade ailesinin bir ferdi olarak dünyaya gelmiştir. Eğitimini Üsküdar Amerikan Kız Lisesi ve Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde tamamlamıştır. 1923 yılında Mustafa Kemal Atatürk ile evlenmiş ve 1925 yılında boşanmıştır. Hayatı boyunca modern Türkiye’nin inşasında önemli bir figür olmuştur.
Halid Ziya Uşaklıgil (1866-1945):
Halid Ziya Uşaklıgil, Türk edebiyatının önemli yazarlarından biridir. Servet-i Fünûn ve Cumhuriyet dönemi Türk romancı ve yazar olarak tanınır. Eserleri arasında “Aşk-ı Memnu” ve “Mai ve Siyah” gibi klasikler bulunmaktadır.
Latife Hanım ve Halid Ziya Uşaklıgil, Uşakizade ailesinin mensupları olarak akrabadırlar. Halid Ziya, Latife Hanım’ın babası Uşakizade Muammer Bey’in amcasıdır. Bu aile bağı, Latife Hanım’ın edebi ve kültürel bir çevrede yetişmesinde etkili olmuştur.
1898 yılında İzmir’de dünyaya gözlerini açan Latife Uşşaki, sadece bir cumhuriyet kadını olarak değil, aynı zamanda köklü bir aile hikâyesinin öznesi olarak tarihe geçti. O, modernleşmenin sancılı yollarında yürüyen bir toplumun sessiz tanığıydı. Çocukluk yıllarından itibaren aldığı eğitim, içinde büyüdüğü atmosfer ve aile büyüklerinin onu kuşatan etkisi, ileride tanıyacağımız Latife Hanım’ın temellerini atan unsurlar oldu.
Latife’nin hayatına dair bir yolculuğa çıktığımızda, ilk durağımız İzmir’deki Uşakizade Köşkü’dür. Bu köşk, sadece taş duvarların arasında yükselen bir aile yuvası değil, aynı zamanda dönemin entelektüel rüzgârlarının estiği bir limandı. Aile, ticaretle zenginleşmişti; ama onların gözdesi yalnızca maddi zenginlik değildi. Kültür ve eğitim, bu ailenin en kıymetli miraslarıydı. Köşk, bir edebi sohbetin diğerine bağlandığı, sanatın ve modern fikirlerin dile geldiği bir yerdi.
Latife’nin amcası Halid Ziya Uşaklıgil, bu dünyayı yaratanlardan biriydi. Evet, o, sadece Servet-i Fünun edebiyatının usta yazarı, Mai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu gibi ölümsüz eserlerin sahibi değildi; aynı zamanda Latife’nin öz babası Uşakizade Muammer Bey’in amcasıydı. Halid Ziya, Latife’nin çocukluğunda bir yazar olarak değil, bir rehber, bir aile büyüğü ve hayata dair derin bir vizyona sahip bir filozof gibi yer aldı. Küçük Latife’nin kitaplara dokunan ellerinde onun izleri vardı.
Edebiyatla Yoğrulan Bir Çocukluk
Latife, İzmir’deki köşkün bahçesindeki “Camlı Köşk” adı verilen özel yapıda dersler alarak büyüdü. O günlerin dünyasında, bir kız çocuğunun böylesine ayrıcalıklı bir eğitim alması pek de rastlanır bir şey değildi. Ama Latife, yalnızca matematik ya da dil bilgisi öğrenmedi. Halid Ziya’nın romanlarındaki karakterlerle büyüdü, onun eserlerinden süzülen derin hayallere sığınarak çocukluk düşlerini kurdu.
İpek Çalışlar’ın Latife Hanım kitabında, Halid Ziya’nın Latife’nin yaşamındaki özel yerinden bahsedilir. Çalışlar’a göre, Halid Ziya yalnızca bir aile büyüğü değil, Latife’nin edebi birikimini, kültürel ufkunu ve hatta toplumsal olaylara bakışını şekillendiren bir figürdü. Ailenin entelektüel birikimini temsil eden Halid Ziya, Latife’ye doğrudan bir yol göstermemişti belki ama onun kişiliğinde bıraktığı iz tartışmasızdı.
Modern Dünyaya Açılan Kapılar
Latife, çocukluğundan itibaren aile içinde modernleşmenin ve Batılı bir yaşam tarzının etkilerini hissetti. Eğitim için önce İstanbul Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ne gitti. Burada edindiği Batılı bakış açısını, daha sonra Paris Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk ve siyaset eğitimi alarak pekiştirdi. İngilizce, Fransızca, Almanca ve İspanyolca öğrenen Latife, artık hem kendi dünyasında hem de uluslararası sahnede güçlü bir figür olarak yükseliyordu.
Ama Latife’nin eğitimi yalnızca sınıflarda, ders kitaplarının arasında değildi. Onun öğrenme alanı, aynı zamanda İzmir’deki köşkün salonlarıydı. Halid Ziya’nın şiirlerinin ve romanlarının yankılandığı bu salonlar, genç Latife’ye hayata dair derin bir ufuk açtı. Çalışlar, bu dönemi anlatırken, “Halid Ziya’nın yalnızca bir yazardan ibaret olmadığını, Latife’nin ruhunu yoğuran bir rehber olduğunu” vurgular.
Halid Ziya’nın Gölgesinde Yetişen Bir Kadın
Latife Hanım’ın çocukluğu, köklü bir aileye mensup olmanın getirdiği ayrıcalıkların ötesindeydi. Onun ruhunda, edebiyat ve sanatla yoğrulmuş, özgürlük ve modernlikle beslenmiş bir çocukluğun izleri vardı. Halid Ziya Uşaklıgil, bu hikâyede bir yazar değil, bir inşa ediciydi. Latife’nin ilerleyen yıllarda Mustafa Kemal Atatürk ile tanışmasında ve onun hayatındaki güçlü bir kadın olarak yer almasında, Halid Ziya’nın ona sunduğu ufkun payı büyüktü.
Bu yazı, yalnızca bir çocuğun hikâyesini değil, aynı zamanda bir ulusun modernleşme serüvenini anlatır. Latife Hanım, İzmir’den Paris’e, edebiyat sohbetlerinden Atatürk’ün yanı başına uzanan bu serüvenin başkahramanıdır.
Ve bu hikâyenin ilk satırları, Uşakizade Köşkü’nün camlı pencerelerinin ardından yazılmıştır.
KAYNAK, İpek Çalışlar-
Latife Hanım
Yorumlar
Yorum Gönder